En yeni videolar
19. YÜZYILDA YENİDEN BİÇİMLENEN KENT: İSTANBUL
İstanbul, özel coğrafi konumu nedeniyle tarihöncesi çağlardan bu yana tercih edilen bir yerleşim yeri olmuştur. Kent, tarihsel süreç içinde Bizans, Osmanlı gibi büyük devletlere de başkentlik yapmış ve binyıllar içinde görkemli anıt yapılarla donatılmıştır. İstanbul’un çekici topografik özellikleri de anıtların yer seçiminde etkili olmuş, böylece doğal ve mimari çevre birlikte özgün bir kültürel peyzaj oluşturmuştur. Günümüz İstanbul imgesinin kanıtı olan ve sıklıkla koruma sorunlarına dikkat çekilen “tarihi yarımada silueti”, aslında zaman içinde pek çok değişim yaşayarak bugüne ulaşmış olan ve İstanbul’un geçmişindeki farklı dönemlerin, farklı kültürlerin izlerini taşıyan bir bütünlüktür. İstanbul bu özel kültürel değeri ve mimari kimliği ile 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiştir. Böylece İstanbul’un geçmiş yaşamının bugüne ulaşan izlerini ve kanıtlarını oluşturan anıt yapılar ve kentsel dokular kendi uyumlu bütünlüğü içinde küresel ölçekte saygı duyulan ve korunması önemsenen bir değer olarak kabul edilmiştir. Ancak her ne kadar kentimizin görkemli geçmişi ve etkileyici görüntüsü ile övünsek de, İstanbul bugün önemli koruma sorunları yaşamaktadır. Tarihi kent üzerindeki rant baskısının olumsuz etkisi ve yanlış koruma politikaları, İstanbul’un özgün tarihi kimliğini ve mimari değerini tehdit etmekten öte dönüştürmeye başlamış durumdadır. Bu bağlamda doğru koruma politikalarını geliştirebilmek ve yanlış uygulamalara karşı durmak için bir yol da İstanbul’u çok katmanlı çok kültürlü kimliği ile doğru tanımak ve anlamaktır. Bu kapsamda TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi olarak “İstanbul’u Tanımak, İstanbul’u Anlamak” başlıklı yeni bir seminer dizisi ile tarihöncesinden günümüze kentin farklı dönemlerine ışık tutan farklı uzmanlık alanlarından araştırmaları bir araya getiren seçkiler oluşturmayı planladık. Bu bağlamda seminer dizimizin birincisinin konusu “19. Yüzyılda Yeniden Biçimlenen Kent: İstanbul” olarak belirlenmiştir. 19. yüzyılda yangınlar nedeniyle boşalan büyük kentsel alanlarda gerçekleştirilen yeni imar uygulamaları, İmparatorluğun bu “uzun yüzyılının” zor yaşanmışlıklarının bir yansıması olarak nüfusun hızlı artışı ve demografik değişkenliği, gerek kentin merkezi olan Tarihi Yarımada’da gerek Üsküdar, Beşiktaş bölgelerinde yeni ve görkemli kargir yapılaşmalarla büyüyen ve değişen kent üzerine konunun uzmanları sunumlarıyla seminer dizimize katkıda bulunacaklardır.
Kitabı ve sergisiyle bir fikrin inşası: “Nâzım Hikmet’in Ellerinin İzinde”
Meslektaşlarımızın, mesleki birikimlerini ve deneyimlerini paylaştığı “Mimarlar Deneyimlerini Paylaşıyor” başlığıyla düzenlenen söyleşilerimiz yeniden başlıyor. 2021 yılının ilk söyleşisine, Mimar Melih Güneş ve tasarımcı Aykut Genç konuk olacak.
Nâzım Hikmet araştırmalarıyla tanınan Mimar Melih Güneş, son kitabı “Nâzım Hikmet’in Ellerinin İzinde”nin fikir ve tasarım sürecini, kitabın tasarımcısı Aykut Genç ile anlatacak.
Melih Güneş Hakkında
Akşehir’de doğdu, büyüdü. İstanbul’da mimarlık ve lisansüstü restorasyon eğitimi aldı. Uluslararası inşaat projelerinde yöneticilik yaptı. Sovyetler Birliği döneminde Moskova’da yaşarken Nâzım Hikmet’in karısı Vera Tulyakova Hikmet ile tanışmaları dostluğa dönüştü. Tulyakova’nın ölümünden birkaç yıl sonra kızı Anna Stepanova’nın desteğiyle Nâzım Hikmet’in Türkçede yayımlanmamış veya yitik sanılan eserlerini buldu, bir kısmının yayımlanmasını sağladı.
Nâzım Hikmet ve Semiha Berksoy’a dair sergiler ve yayınlar gerçekleştirdi. Rusya’nın Çukotka bölgesindeki proje yöneticiliği döneminde çektiği belge niteliği taşıyan fotoğraf ile nesnelerden oluşan “ve kuzeydeydi güneş / hatır’lananlar” başlıklı kişisel sergisinin yanı sıra “Doğumunun 100. Yılında Geleneksel Mimarinin Şairi Nail V. Çakırhan” ile “Halet Çambel ile Buluşma” sergilerini Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde projelendirdi, küratörlüklerini yaptı, ilgili yayınları hazırladı.
Boğaziçi Üniversitesi’nde, Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin kurulmasına önayak oldu. Çalışmaları nedeniyle iki kez Nâzım Hikmet Araştırma Ödülü verildi. Çeşitli dergilerde yayımlanmış yazıları dışında yazdığı, hazırladığı ya da katkıda bulunduğu pek çok kitap var. En son, Nâzım Hikmet’in sağlığında yayımlanmış kitaplarını içeren Nâzım Hikmet’in Ellerinin İzinde adlı kapsamlı bir araştırma kitabı yayımlandı. Mimarlık ve restorasyon çalışmalarını sürdürmekte.
Aykut Genç Hakkında
16 Eylül 1980’de İstanbul Moda’da doğdu.
1997-1999 yılları arasında İstanbul Bilgi Üniversitesi Matematik Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’ne devam etti. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü’nden 2012 yılında mezun oldu.
2007-2012 tarihleri arasında Demir Tasarım’da Sanat Yönetmeni ve ardından Yaratıcı Yöenetmen olarak çalıştı. 2013 yılında İstanbul Ajans’ta Yaratıcı Yöenetmen olarak görev aldı. 2012 yılında tasarım ofisi Müessese’nin kurucu ortaklığını gerçekleştirdi ve çalışmalarını halen burada sürdürmektedir.
Eğitim hayatı boyunca birçok atölye çalışmalarına ve sergilere katıldı. Ardından proje yöneticiliği, atölye çalışmaları gerçekleştirdi. Beş yıldan bu yana yarı zamanlı öğretim görevlisi olarak çalışmakta ve aynı zamanda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde Görsel Sanatlar ve Görsel İletişim Tasarımı üzerine doktorasını yapmaktadır.
Grafik Tasarımcılar Meslek Kuruluşu tarafından düzenlenen “Grafik Ürünler Sergisi” yarışmalarında Emin Barın Logotayp Özel Ödülü, İhap Hulusi Afiş Özel Ödülü ve Eczacıbaşı Vakfı Yılın Genç Grafik Tasarımcısı Özel Ödülü aralarında olmak üzere 20’yi aşkın ödül kazandı. Graphis’ten gümüş madalyası, Birleşmiş Milletler, Toplum Gönülleri Vakfı, Koç Üniversitesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nden teşekkür belgeleri bulunmaktadır.
Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran, Doç. Dr. Güneş Duru Söyleşisi:
“Mimarlığın Tarihöncesi: Aşıklı Höyük”
Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran Hakkında
Tarih Öncesi Arkeolojisi (Prehistorya) Anabilim Dalı’nda öğretim üyesidir.
Bilimsel araştırmaları, avcı-toplayıcı yaşam biçiminden, ilk yerleşik yaşama, tarımcı ve hayvancı köy yaşamına geçiş süreci üzerine odaklıdır. Tarih öncesi toplulukların yaşam biçimleri ve sosyal yapıları ile Deneysel Arkeoloji, Etnoarkeoloji, Toplumsal Arkeoloji, Arkeolojik Düşünce Tarihi ilgi alanlarıdır; halen öğretim üyesi olarak görev aldığı İstanbul Üniversitesi’nde bu konularda lisans ve lisansüstü dersleri vermektedir. 2006 yılından bu yana uluslararası Aşıklı Höyük Araştırma Projesi başkanlığını yürütmektedir. Amerikan İlmi Araştırmalar Enstitüsü-ARIT (American Research Institute in Turkey), Dünya Arkeoloji Kongresi- WAC, Türk Eskiçağ Bilimleri Enstitüsü- TEBE ve ICOMOS-Türkiye üyesidir.
Doç. Dr. Güneş Duru Hakkında
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü.
Yıldız Teknik Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesi’nde mimari ve arkeolojik restorasyon/konservasyon üzerine eğitim alan Güneş Duru yüksek lisans derecesini İstanbul Teknik Üniversitesi’nde, Prof. Dr. Günkut Akın’ın danışmanlığında Neolitik Dönem Mimarlığı üzerine yaptığı tezle, doktora derecesini ise İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı’nda, Prof. Dr. Mihriban Özbaşaran’ın danışmanlığında “Tarihöncesinde İnsan-Mekan, Topluluk-Yerleşme İlişkisi: MÖ 9. Bin Sonu-7. Bin Başı, Aşıklı ve Akarçay Tepe” isimli tezle almıştır. University College London, Institute of Archaeology ve Cambridge Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak bulunmuş olan Güneş Duru, prehistorik dönem mimarlığı, insan ve mekân etkileşimi, mekân politikaları, hane halkları, yerleşme olgusu ve dokuları üzerine çalışmaktadır.
Mimar, yazar Simlâ Sunay ve sosyoloji doktora öğrencisi Özlem Türkdoğan, Mekânda Adalet Derneği araştırma bursuyla yaptıkları “Camilerin Toplumsal Cinsiyet ve Mekân Odaklı İncelenmesi; İstanbul Örneği” başlıklı araştırma sonuçlarını sunacaklar.
“Mekânın tahsis edilmesi ve kullanılması politik eylemlerdir. Sahip olduğumuz/olmadığımız/engellendiğimiz mekânlar bizi güçlendirebilir veya güçsüzleştirebilir. Mekânlar geliştirebilir veya kısıtlayabilir, besleyebilir ve yoksullaştırılabilir. Tüm kadınların temel ihtiyaçlarını destekleyecek mimari düzenlemeler için hak talep etmeliyiz.”Leslie Kanes Weisman
2000’lerden sonra artan bir şekilde camilerde kadınlara sadece cinsiyetlerinden ötürü dar, küçük, karanlık, mihrabı ve imamı görmeyen, paravanlarla, paravan üstü perdelerle ya da sadece perdelerle kapatılmış arka ve yan sahınlarda, merdivenli dolaşımın şart olduğu asma katlarda veya rutubetli bodrum katlarda konumlanan “ara” mekânlar “verilmektedir”. Cuma vakti kadın mahfilleri erkeklere ayrılmaktadır. Bu araştırma; toplumsal cinsiyet ve mekân odağında camileri ele alırken kadınların camilerde uğradığı ayrımcılığa dikkat çekmeyi umarak, mekânı ortaya çıkaran gücün toplumsal yapıların sonucu olduğunu belirtmeyi, mekânda ortaya çıkan ayrımcılığın nedenlerini, mekândan topluma etkilerini araştırmayı; toplumsal cinsiyet rolleri eksenindeki ayrımcılık biçimlerine sahadan bakmayı ve aşina olunan mekânsal ayrımı bilinen kılmayı amaçlamaktadır. Bu ayrımcılık insan haklarını, inanç özgürlüğünü, kadın haklarını, eşit kamusal mekân ve eşit kamu ekonomisi hakkını olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla mekânsal eşitlik ve adalet kavramı ile doğrudan ilişkilenmektedir. Makalede aynı zamanda camide ortaya çıkan kadınlık ve erkeklik durumlarını anlamaya çalışmak, kadınların mekân kullanım deneyimlerini, mekânın ürettiği ilişki biçimleri üzerinden tespit ve analiz etmek, feminist ideolojinin kadının kamusal alana çıkış mücadelesine camilerdeki eşitlik arayışını da eklemenin önemine dikkat çekmek istenmektedir. Sosyoloji ve mimarlık disiplininde, nitel bir saha araştırmasına dayanarak İstanbul’da on camide saha çalışması yürütülmüştür. Kadınların mahalle camilerindense daha çok merkezi ve tarihi camileri tercih ettiği bilindiğinden on camiden altısı bu özelliktedir. Camilerde katılımcı gözlem yapılmış, etnografik gözlem notları tutulmuş, proje gözlem formu hazırlanmıştır. Camide bulunan kadın ve erkek kullanıcılarla, din görevlileriyle, güvenlik ve temizlik görevlileriyle; kadın mahfilleri, kadınların camileri kullanımı, mekânsal sorunlarına dair görüşülmüştür. Camilerde karşılaşılmış kişilerle derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Kuramsal ve tarihsel çerçeve bağlamında alanında uzman mimar, restoratör mimar, sanat ve mimarlık tarihçileriyle kaynak görüşmeci olarak temas kurulmuştur. Araştırmanın sınırlılığını cami ana mekânı(harim), son cemaat yeri ve avlu oluşturmaktadır. Camiler arasında kadın kullanımı ve mekân ilişkisi tutarlılık göstermez, camiler mekânsal olarak mutlak değildir. Makale buradan hareketle, camilerin çelişkili mekânlar olduğu iddiasını, kadınların güncel direncini de dâhil ederek tartışmaya açar.
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin Ocak 2015’ten itibaren düzenlediği ve farklı disiplinden bir uzmanın konuşmacı olarak katıldığı “Ayın Konuğu” buluşmalarının bu dönemki üçüncü konuğu Müzeolog, Endüstriyel Tasarımcı Burçak Madran.
XIV. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali Ödül Töreni
TMMOB Mimarlar Odası Eski Genel Başkanlarından,
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Eski Başkanlarından
Değerli Mimar ve Gazeteci,
OKTAY EKİNCİ
15 Ekim 2013 tarihinde aramızdan ayrıldı.
Mimarlar Odası’na uzun yıllar mesleğin farklı alanlarında önemli katkılarda bulunan, özellikle tarihi yapı ve çevrelerin korunması konusundaki kapsamlı çalışmaların öncüsü olan, yaşamını ülkemizin doğa ve kültür değerlerinin korunmasına adamış Oktay Ekinci, Mimarlar Odası’nda 31. Dönem (1988-1990) MYK’nda II. Başkan, 32. Dönem(1990-1992) MYK Üyesi, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 32. ve 33. Dönem (1992-1994/1994-1996) YK Başkanı, Mimarlar Odası 36.-37 Dönem(1998-2000/2000-2002) ve 39. Dönemde (2004-2006) ise Genel Başkan olarak görev yapmış, 1980’lerden başlayıp vefat ettiği 15 Ekim 2013’e kadar Cumhuriyet gazetesinde köşe yazarı olarak sürekli yazılar yazmış, 2007’den beri “İmar Dosyası” programını hazırlamış; 1993’de İstanbul, Erzurum, Antalya ve Muğla Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulları’nda görev yapmıştır. 1995 yılı Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başarı Ödülü, Mimarlar Odası’nın “Kayaköyü Barış ve Dostluk Köyü” kampanyasındaki etkin çalışmaları nedeniyle 1996 yılı Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü ve 2001 yılı Uluslararası Kültürel Varlıkların Restorasyonu ve Korunması Çalışmaları Merkezi (ICCROM) Onur Ödülü sahibidir. Mimarlar Odası Genel Merkezi 2012’den beri verdiği Basın Ödülleri’ni 2018 ve 2020’ yıllarında Mimarlar Odası Oktay Ekinci Basın Ödülü adıyla vermektedir.
Dünyamızın ve yurdumuzun değerleri ve güzellikleri için ömrünü veren,
Toplumcu Mimarlığın meslek ilkelerinin yılmaz savunucusu cumhuriyet aydını
Oktay Ekinci’yi saygıyla anıyoruz.
Mimarlar Odası camiası olarak tarih, kent, kültür ve doğa savunuculuğu görevini Oktay Ekinci’nin bıraktığı yerden kararlılıkla sürdüreceğiz.
TMMOB Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nin Ocak 2015’ten itibaren düzenlediği ve farklı disiplinden bir uzmanın konuşmacı olarak katıldığı “Ayın Konuğu” buluşmalarının bu dönemki ikinci konuğu İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu.
Mimarlar Odası Avukatı Can Atalay’ın moderatörlüğünde gerçekleşecek olan söyleşide “Anayasal Meslek Örgütleri ve Hukuk Mücadelesi” konuşulacak.