En çok izlenen videolar

MimaristTV
4 Görüntülenme · 3 yıl önce

Konu: İmar Planlarına Karşı Açılacak İptal Davalarında Şekil, Ehliyet ve Husumet; İmar Planlarına Karşı Açılan Davalarda Dava Açma Süresi

MimaristTV
4 Görüntülenme · 3 yıl önce

⁣Dünya Mirası Listesi'ne kaydettiği, tüm doğal ve kültürel varlıkların insanlığın ortak mirası olduğunu iddia eden UNESCO Dünya Miras Komitesi; 40. toplantısını 10-20 Temmuz 2016 tarihleri arasında yapmak üzere İstanbul'a geliyor. 2015 Dünya Mirası Komitesi raporu ile başlayacak uluslararası toplantıda, Dünya Mirası Listesi'ne kayıtlı varlıkların korunup korunmadığı tartışılacak; risk altında olanlar için öneriler ve koruma stratejileri belirlenecek. Liste'ye eklenmesi önerilen yeni varlıklar için geçici listeler hazırlanacak ve Dünya Kültür ve Doğal Mirası Listesi güncellenecek. İstanbul'da yapılacak UNESCO'nun bu 40. toplantısına, ülkede bulunan doğal ve kültürel varlıkların - Dünya Mirası Listesi'ne kayıtlı olsun ya da olmasın- yok olmasına, aldığı siyasi kararla etki eden, savaş ve sermaye saldırılarına neden olan Türkiye Hükümeti ev sahipliği yapacak.



UNESCO toplantısının İstanbul'da yapılmasına rağmen tarihi kent merkezi ile 31 yıldır Dünya Mirası Listesi'nde bulunan kentimizin, sermaye birikimi için inşaat ve turizm baskısıyla tarihi dokularından sulak alanlarına kadar talan edilmesi konuşulmayacak. Süleymaniye'deki tarihi mahalle dokusunun kentsel yenileme projesi ile ortadan kaldırılmış olması; Ayvansaray, Sulukule gibi eski mahallelerin yıkılıp inşaat şirketlerine teslim edilmesi; özgün değerlerinin kaybettirilmesi; "çılgın - mega" projelerle kentin ormanlarının ve sulak alanlarının yok edilmesi bu toplantıda söz konusu olmayacak.



Dünya Mirası Listesi'ndeki Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri'nin oluşturduğu kültürel peyzaj içinde ve etki alanında bulunan başta Kurşunlu Camii, Dört Ayaklı Minare, kiliseler ve yüzlerce yıllık yaşam alanlarının yer aldığı Sur İlçesi'nin, savaşla yıkılıp yok edilmesinden söz edilmeyecek. Sermayenin kar hırsını tatmin için yapılan barajın suları altında kalacak olan binlerce yıllık yerleşim ve arkeolojik sit alanı Hasankeyf ise listede olmadığı için gündeme bile alınmayacak.



Doğal ve kültürel varlıklar listelere alınarak, tahrip edilmeleri görmezden gelinerek yakılıp yıkılmalarını sağlayanlarla birlikte korunamaz.



Hükümetlerin finansı ile varlığını sürdüren, savaşlar yaşanırken, yıkımlar ve tahribatlar olurken sessizliğini koruyan ve kayıtsız kalan UNESCO; İstanbul'un 8500 yıllık tarihine ait bilgilere ulaştığımız Yenikapı'da, 1 milyon metrekare deniz alanının doldurulmasına göz yuman ve tarihi görmezden gelen İstanbul'daki talandan sorumlu yerel yöneticiyi, İBB Başkanı'nı, "kültürel mirasın korunması konusundaki şahsi katkıları için" madalya ile onurlandırdı!



UNESCO'nun, kültür ve doğal varlıklara ilişkin "ortak miras", "tarafsızlık" ve "koruma" söylemlerine güvenmiyoruz.
Bizler yaşadığımız alanlardaki kültürel dokuları hükümetler ve onların oluşturduğu kurumlarla değil; bizzat yerinde, halklarla birlikte korunabileceğini, böylece miras olarak gelecek nesillere taşınabileceğini düşünüyoruz. Yaşamı, tarihi ve kültürel belleği korumak isteyen herkesi, tüm kurumları; savaşlara, sermaye saldırılarına, bunları yürüten hükümetlere ve onları aklayan UNESCO benzeri oluşumlara karşı koyacak dayanışmayı örmeye, soyut söylemler yerine doğal, tarihi ve kültür varlıkları nasıl koruyacağımızı birlikte tartışmaya davet ediyoruz.

MimaristTV
10 Görüntülenme · 3 yıl önce

06.03.2015 Cuma (2. Gün)
Oturum-5: "Değişen İnsan-Mekan İlişkileri, Kent ve Birey"
Moderatör: Ali Rüzgar-Mimarlık Vakfı YK Sekreteri
Bildiri: Ali Akay-Prof. Dr./MSGSÜ-Sosyoloji
Değerlendirme:
Emre Zeytinoğlu-Yrd. Doç. Dr./MSGSÜ
Nezih Başgelen-Arkeolog-Yayıncı/Arkeoloji ve Sanat Yayınları
Tartışma: ...

Oturum-6: "Mimarlık ve Estetik Kültür, Etkileşim Araçları ve Etik"...
Moderatör: Eser Yağcı-Yrd. Doç. Dr./MSGSÜ/ MO İst. BK Şb. YK Üyesi
Bildiri: Meriç Öner-Araştırma ve Program Yöneticisi-SALT
Değerlendirme:
Belkıs Uluoğlu-Prof. Dr./İTÜ-Mimarlık
Oğuz Haşlakoğlu-Doç. Dr./İTÜ-Mimarlık/GSB-Sanat Felsefesi
Tartışma: ...

Oturum-7: "Planlamada Katılım ve Kamu Yararı"
Moderatör: Asuman Türkün-Prof. Dr./YTÜ-Şehir Planlama
Bildiri: Sezai Göksu-Prof. Dr./Dokuz Eylül Ü.-Şehir Planlama
Değerlendirme:
Cihan B. Uzunçarşılı-Bağımsız Araştırmacı/Kent Hareketleri
Yaşar Adnan Adanalı-Araştırmacı/Şehirci
Tartışma: ...

Oturum-8: "Planlama Kurumunun Çoklu Hukuk Ortamı"
Moderatör: Akın Atauz-Şehirci, Bölge Plancısı
Bildiri: Feridun Duyguluer-Öğr. Gör./ODTÜ/Eski BB TAU Genel Müdürü
Değerlendirme:
İclal Dinçer-Prof. Dr./YTÜ-Şehir Planlama
Tayfun Kahraman-Şehir Plancıları Odası İstanbul Şb. Başkanı
Yıldız Uysal-Y.Müh. Mimar/ Mimarlar Odası İst. BK Şb.
Tartışma: ...

Oturum-9: "Türkiye Mimarlık Eğitimi Politikasına Doğru"
Kaynaklar...
Moderatör: Doğan Hasol-Dr./Y. Müh. Mimar
Bildiri: Bülend Tuna-Mimarlar Odası Mimarlık Akreditasyon Kurulu Üyesi
Değerlendirme:
Neslihan Dostoğlu-Prof. Dr./İKÜ-Mimarlık
Boğaçhan Dündaralp-Mimar
Tonguç Akış-Yrd.Doç. Dr./İYTE-Mimarlık
Tartışma: ...

MimaristTV
9 Görüntülenme · 3 yıl önce

⁣1. Gün

MimaristTV
8 Görüntülenme · 3 yıl önce

28 Haziran 2018 tarihinde, İTÜ Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ş. Şence Türk, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanı Esin Köymen ve Avukat Berna Çelik’in katılımıyla ; “İmar Barışı Nedir, Ne Değildir?” konulu panel-forum etkinliği gerçekleştirilmiştir.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Anadolu 2. Büyükkent Bölge Temsilciliği

MimaristTV
22 Görüntülenme · 3 yıl önce

⁣⁣Gezi ülkemizin toplumsal tarihinin en parlak ve onurlu sayfasıdır!
En açık hali ile bir kez daha söylüyoruz!
GEZİ ülkemizin toplumsal tarihinin en parlak ve onurlu sayfasıdır!
Gezi Direnişi Anayasal bir zeminde gerçekleştiği yargı kararlarıyla iki kez tescil edilmesine rağmen, hukuka ve gerçeğe aykırı, tümüyle mesnetsiz iddialarla, üçüncü kez yargılanmak isteniyor. Toplumsal muhalefetin en temel hak ve talepleri suç unsuru gibi gösterilmek, barışçıl direnişin tarihsel ve meşru gerçekliği ısrarla çarpıtılmak, karalanmak isteniyor.
Niyetinizi ve korkularınızı biliyor, bu beyhude çabalarınızı reddediyoruz! Çünkü Gezi’yi yaşadık, biliyoruz! Gezi, bu ülke tarihinin en demokratik, en barışçıl, en yaratıcı, en katılımcı, en kapsayıcı, en kitlesel hareketidir. Hep birlikte konuşup karar vermenin, fikri ve hayatı paylaşmanın, yaşama her boyutu ile sahip çıkmanın duvar yazısı olmuş halidir. Ölümcül polis şiddetine karşı her şehirde yankılanan barışçıl ve haklı tepkinin adıdır.

2013 Mayıs’ının son günlerinden başlayıp Haziran boyunca devam eden, ülkemizin bugününü etkilediği gibi geleceğini de etkileyecek olan Gezi’nin tüm renkleri;

Parklarına ve meydanlarına sahip çıkmak için barışçıl bir biçimde slogan atarak, şarkı söyleyerek sokağa çıkanlar;

Biber gazından ya da gözleri kör eden gaz fişeğinden, o korkunç polis şiddetinden etkilenenleri tedavi etmek için gönüllü nöbet tutan doktorlar, hemşireler, sağlık memurları;

En demokratik haklarını kullanırken hukuksuz uygulamalara maruz kalan insanları korumak için seferber olan avukatlar;

Gezinin haklılığını ve bu haklılığa karşı gösterilen şiddeti protesto amacıyla ülke genelinde 2 gün boyunca grev yaparak iş bırakan kamu emekçileri;

Şiirleri ve öyküleri ile şehirlerin meydanlarını edebiyat matinelerine çeviren öykücüler, şairler; Enstrümanları ile meydanları ve parkları renklendiren müzisyenler, ya da hiçbir enstrüman kullanmadan müzik ziyafeti veren korolar;

Ülke tarihinin en kitlesel, barışçıl ve demokratik halk tepkisini haberleştiren gazeteciler, radyocular, televizyoncular;

Ülkenin çok sesli, demokratik ve çağdaşlaşma sürecinde bir adım olan Gezi’de “ben de vardım!“ diyen oyuncular, sanatçılar, yönetmenler;

Sendikalı ya da sendikasız, güvenceli ya da güvencesiz, ücretli ya da işsiz, ülke, yaşam ve emek üzerinden hak talep eden inşaat işçisinden plaza çalışanına binlerce emekçi;

Hukuksuz ve kent katili imar planlarına karşı teknik ve yasal çerçevede mücadele eden mühendisler, mimarlar, şehir plancıları;

Şiddete uğrayan kırmızılı kadınlar, Taksim Meydanı’nda sabaha kadar piyano çalan sanatçılar, duran adamlar, toma karşısında bedenini siper edenler, ağaçlara sarılan insanlar, kararlı duran milletvekilleri, çocuklarını almak için değil yanlarında olmak için gelip zincir olan anneler; duvar yazılarıyla, yaratıcı zekalarıyla dostu düşmanı hayran bırakan ve geleceğe umut aşılayan gençler, kadınlar, lgbti+lar, taraftar grupları; penguen kanallarının önünden ayrılmayan plaza çalışanları; meydanlarda kandil kutlayan ve yeryüzü sofraları kuranlar; kütüphaneleri, emzirme çadırlarını, dilek ağaçlarını yapanlar ve gecenin üçünde bunları korumak için elele verenler;

Yargılanamaz, suçlanamaz ve kirletilemez!

9 yıl geçti, ancak Gezi Direnişi tüm berraklığıyla, tüm haklılığıyla var olmaya devam ediyor. Ama bugün, tüm dünyada kabul gören bu haklılığa rağmen, Taksim Dayanışması’ndan kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı, Tayfun Kahraman ve Can Atalay’ın da aralarında yer aldığı itham edilenlerin şahsında, ülkemizin 80 kentinde Gezi’ye katılarak anayasal haklarını kullanan, demokrasiye güç vermiş milyonlarca yurttaşımız bir kez daha haksızca yargılanmak isteniyor. Daha önce iki kez aynı ithamlar karşısında haklılığı ispatlanan Mücella Yapıcı hakkında müebbet, Tayfun Kahraman ve Can Atalay hakkında onlarca yıl hapis talep ediliyor. 2017 yılından bu yana, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala hakkında müebbet isteniyor.

İstedikleri sadece bu değil. Gezi’nin Haksızlığa, adaletsizliğe, keyfiliğe, dayatmaya, baskıya karşı direnmenin adı olduğu, bir parktan tüm ülkeye ve dünyaya yankılanan kente, doğaya, yaşama sahip çıkanların hep bir ağızdan, bir arada söyledikleri şarkı olduğu unutturulmak isteniyor.

Gezi’nin emekten yana, yoksuldan yana, doğadan yana, ezilmişten yana, ötekileştirilenden yana, kadından yana, barıştan yana her direnişin içinde yer alacağı, direnen herkesin dilinden düşürmeyeceği bir şarkı olduğunu unutturmak istiyorlar.

Bu şarkıyı susturmak için iktidar sahiplerinden güç alan, hukuk ve kural tanımaz polis şiddetinin yaşamlarımızı nasıl kararttığını unutmuş değiliz. Onlarca arkadaşımızın gözlerini kaybetmesinin, binlercesinin yaralanmasının, bunun ardından faillerin ve azmettiricilerin cezasız bırakılmasının böylesi bir kural tanımazlıktan beslendiğine şahit olduk. Ethem Sarısülük ile Medeni Yıldırım’ı öldüren polis ve jandarma kurşunlarının, Ali İsmail’e yönelen ölümcül tekmelerin sahiplerinin, Abdullah Cömert’i, Ahmet Atakan’ı, Berkin Elvan’ı yaşamdan koparan biber gazı fişeklerinin, Hasan Ferit’i vuran mafya bozuntularının ve Mehmet Ayvalıtaş’ı bizden alan pervasızlığın bu hukuksuzluktan güç aldığını biliyoruz.

Gezi sürecine dair dava edilmesi, yargılanması gereken birileri varsa, amansızca ve kural tanımadan işte bu ölümlere ve yaralanmalara neden olanlardır.

Gezi Direnişinin tarihsel gerçekliği, hayali senaryolara dayanan suçlamalarla, insanları iddianame bile olmadan aylarca yıllarca tutuklu bırakmakla, tarafsızlığı çoktan tartışmalı hale gelmiş mahkemelerinizin zorlamasıyla değiştirilemez.

Bu akıl ve hukuk dışı dava derhal geri çekilmeli, kurgu ithamlarla yargılanmak istenen arkadaşlarımız hakkındaki iddialar düşürülmeli, somut hiçbir delil olmadığı halde siyasi bir tutsak olarak tutukluluğu devam eden Mehmet Osman Kavala derhal serbest bırakılmalıdır. Ülke tarihinde bir onur sayfası olarak yer alan Gezi Direnişi’ni, bu ülkenin geleceğine sahip çıkan demokrasi ve özgürlük çığlığını karalama çabasından artık vazgeçin.

Bu ülkeye birgün demokrasi gelecekse, onca baskı ve şiddete rağmen kısamadığınız seslerin Gezi’deki yankısından gücünü alacaktır. 2013’ün Haziran’ında Gezi Parkı’ndaki o rengarenk dayanışmacı anlayışı sahiplenen tüm yurttaşları, özgürlük ve demokrasi talebiyle ülkemizin geleceğine umut olan tüm kurumları, terör, darbe, dış güçlerin oyuncağı gibi asılsız ithamlarla lekelenmek istenen Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Çünkü zeytinlerin, derelerin, doktorların, gazetecilerin, avukatların, öğrencilerin, akademisyenlerin, kadın hareketinin, lgbti+ların yanında hep birlikte kol kola girip baskılara karşı direnmeye devam etmenin yolu, kısacası demokrasinin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktan geçiyor. Biliyor ve inanıyoruz ki:

GEZİ eşitlik, özgürlük, adalet ve demokrasi için bu Ülkenin sönmeyecek umududur.

TAKSİM DAYANIŞMASI

MimaristTV
16 Görüntülenme · 3 yıl önce

⁣Video hakkında henüz açıklama girilmemiş.

MimaristTV
49 Görüntülenme · 1 yıl önce

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi tarafından gerçekleştirilen “17. İstanbul Uluslararası Mimarlık ve Kent Filmleri Festivali” 14 Ekim 2023’de düzenlenen ödül töreniyle sona erdi.


Yarışmaya toplam 100 ülkeden 725 film katıldı. Gösterim programında 37 film yer aldı. Gösterim programı 9 Ekim’de başladı ve 13 Ekim’de sona erdi.

Ödül alan filmler aşağıda belirtilmiştir:

Sami Yılmaztürk Jüri Özel Ödülü
Yerin Ruhu / The Spirit of The Place – Burcu Dabak Özdemir, Türkiye

Belgesel Bölümü:
Birinci Ödül: The View – Ole Stenum, Danimarka
İkinci Ödül: Life on the Amazon Waters – Danielle Khoury Gregorio, Brezilya
Üçüncü Ödül: Rain Harvest Home – Juan Benavides, Meksika

Animasyon dalında ödül verilmemiştir.

TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

MimaristTV
4 Görüntülenme · 3 yıl önce

Konu: İmar planlarının yapımı, onaylanması, yürürlüğe girmesi ve kesinleşmesi ile ilgili usul ve esaslar; İmar planlarını onaylamaya yetkili idareler

MimaristTV
6 Görüntülenme · 3 yıl önce

Aralık 2009
Yönetmen: Fatih Pınar
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

MimaristTV
12 Görüntülenme · 3 yıl önce

31 Mart 2018
Tarihsel Çevre ve Yapı Korumacıları Derneği
Eski Eser Yapılarda Restorasyon Uygulamaları Semineri VIII

MimaristTV
24 Görüntülenme · 3 yıl önce

Harizan 2010
Yönetmen: Fatih Pınar
TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi

MimaristTV
13 Görüntülenme · 3 yıl önce

"Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Türkiye'de Mimari Koruma Kültürü" konferans dizisi 25 Şubat Cumartesi günü, Arkeolog Nezih BAŞGELEN'in "Erken Cumhuriyet Döneminde İstanbul'da Arkeoloji Ve Koruma" başlıklı sunumuyla sona erecek.

Konferans dizimizin son konuşmacısı Arkeolog Nezih Başgelen, Cumhuriyet'in kuruluş yıllarında İstanbul'da kent içinde yapılan kazı ve koruma çalışmalarını anlatarak, günümüzde Yenikapı Kazıları ile gündemimize giren kent arkeolojisi kültürünün ilk adımlarını ortaya koyacak.




6. sayfadasınız. Toplam sayfa sayısı 7